17 Aralık, 2010

Sean Parker ile Söyleşi ( ve yılbaşı partisi için davetiyeler)

Buralarda çok yaşadığımdan mıdır bilinmez ama İngiltere'den veya dünyanın başka büyük şehirlerinden kalkıpta İstanbul'a yerleşmek bana biraz tuhaf geliyor. Salı günü İstiklal caddesindeki starbucks'da buluşup, iki dakika bile oturmadan (çünkü sigara içilmiyordu - kötü alışkanlıklar işte) Haliçe kadar yürüyüp, daha sonra geri yürüdüğümüz İrlanda asıllı İngiliz müzisyen Sean Parker ile keyifli bir söyleşi yaptım...




















Dedim ya anlamıyorum Londra'dan İstanbul'a taşınmayı, tabii ilk sorum da o oldu. Neydi seni İstanbul'a getiren? Birkaç saniye düşündükten sonra konuşmaya başladı: " Londra'da yaşarken birçok Türk arkadaşım vardı. Ben de Londra'daki yoğun yaşantımdan biraz sıkılmıştım ve sohbetlerimizde bu sıkıntıdan oldukça fazla söz etmeye başlamışım. Bir gün bir tanesi dedi ki, hadi gel sana İstanbul'u gezdireyim, hem kısa bir tatil de yapmış olursun. Bu kısa tatil şu anda yedinci yılını dolduruyor." Kısa bir gülümsemenin ardından bu tip maceralara olan inancımdan bahsediyorum, ve kendisini göstermiş olduğu cesaretten dolayı kutluyorum. Peki  burada kalmasına sebep olan şey neydi? Canlılık diyor. " Bu şehir uyumuyor, sürekli canlı ve hareketli. Bir müzisyenin bu şehirden etkileneceği o kadar çok şey var ki. Böyle bir hazine yakalamışken neden bırakıp gideyim." Çevreme bir bakıyorum; dünyada gördüğüm sayılı kentler ile kıyaslama yapıyorum, haklı; bir sanatçı için eşsiz bir şehir burası...


Yürüyüş devam ediyor. Galatasaray lisesini henüz geçtiğimiz anda sana bestelerini yaptıran, sana ilham veren nedir diye soruyorum, cevabı düşünürken bulutlara bakıyor. "Aslında birçok şey var, tek tek söylemem mümkün değil. Anlık yaşamayı seviyorum sanırım ve ruh halime göre seçimler yapıyorum." Peki müziğini etkileyen isimler? David Bowie, Flaming Lips, Tom Waits... Bir anda dökülüyor isimler, bu sefer düşünmeden. Boş zamanlarında da bu isimlerimi dinlersin peki? Sırf bu isimlere takılıp kalmam tabii ki, örneğin bu sabah REM 'in ilk albümü "Murmur" u dinledim. Çok güzeldi, daha önce pekçok kez dinlememe rağmen yeni birşeyler keşfettim gibi hissettim kendimi.

                                                    Sean Parker Ed Harcourt'la aynı sahnede

Yürümekten yorulduk aslında ama sohbet o kadar keyifliydi ki durmayı düşünmedik bile. Şu anda hazırldağı albüm ne hakkında diye sordum Sean'a (bu arada bu 3. albümü, Myspace sayfasından diğer iki albümünden parçaları dinleyebilirsiniz). "İlk iki albümüm biraz düz albümlerdi, genel olarak daha duygusal içerikliydiler. Bu albümün ise daha politik bir duruşu var. Yeni bir dünya düzeni kuruluyor ve aslında bu düzenin birçok defosu mevcut. Bu defolar üzerine gittiğim bir albüm bu..." Kısa bir soluklanma. Haliçe vardık ve hiç durmadan geri dönüş yoluna devam ediyoruz, yokuş yukarı çıkarken müzik dükkanlarına bakıyor Sean ve bir anısı anlatmaya başlıyor: İstanbul'da yeni yeni sahne almaya başladığım dönemlerdi. Konser bitmiş ve ben yorulmuş, sahnede bir koltukta oturuyordum. Gitarımı da hemen arkama koymuştum. Ama kim bilebilir; gitar kaşla göz arasında kayboldu. Resmen sahneden biri gitarımı çaldı. Ve ben ertesi sabah Taksimdeki bütün bu dükkanlarda gitarımı aradım. Henüz Türkçe'yi hiç bilmiyorum (şimdi daha iyi), stolen guitar? diyerekten heryeri araştırıp durdum ama nafile... Şimdi bile halen o gitar için üzgün olduğu belli. Gitarın markası neydi diyorum; bir Telecaster'di...Ben de üzülüyorum...

Taksime vardık, bu sohbetin sonu yavaş yavaş geliyor. Merak ettiklerimi sormaya devam: Müzikal kariyerindeki en mutlu anını ne zaman yaşadın? Gözleri parlayıyor koca adamın, kesinlikle diyor geçtiğimiz kasımda Babylon'da gerçekleşen Ed Harcourt konseriydi. Ed ile aynı sahnede çalıp, beraber şarkı söyledik. Bundan daha iyisi düşünemiyorum. Konser sonrası da bir barda oturup, birşeyler içtik ve sohbet ettik. Hayatımın en mutlu günüydü sanırım. O kadar iyi anlaştık ki Ed son albümüme de konuk olacak. Ed Harcourt albümümde, bir düşünse! Ben daha önce bunu düşünemezdim. O kadar heyecanlıydı ki, burada anlatmayacağım, tarifi uzun sürer...

Aslında daha pek çok şey konuştuk, Türkiye'deki ve İngiltereki müzik piyasası arasındaki farklılıklar, konserleri, İstanbul, Londra, parkta kendisine saldıran köpekler, hayaller. Hatta bir ara sanki ben değil o benimle röpörtaj yapmak için buluşmuş gibi olduk. Gerçekten çok keyifli bir sohbet, keyifli bir yürüyüştü.(Ertesi sabah kalktığımda bacaklarımdaki ağrıları hissedince aslında iyi bir spor yaptığımızında farkına vardım). Umarım siz de okurken zevk almışsınızdır. Sean Parker'ı izleyin ve dinleyin. Kendisi, anlatmak istediği birçok şeyi olan bir İstanbul ve müzik aşığı...

Hatta siz Fam Magazine okuyucularına da şöyle bir teklifi var kendisinin:


Aşağıdaki soruya doğru cevap veren ilk 4 kişi 29 Aralık'ta Taksim Haymatlos 'da gerçekleştirilecek alternatif bir yılbaşı konserine çift kişilik davetiye ile Sean 'nın konuğu olacak. Teklif kendisinden soru benden:

- Sean Parker'ın gitar ve vokallerinde yer aldığı Sean Parker Band'in diğer üyeleri kimdir?

Cevapları aşağıya yorum kısmına alalım. Lütfen isim, soyad ve ulaşabileceğimiz bir mail adresi bırakın ki, sonra sizi bulmak kolay olsun :)

Tip: myspace'e göz atın

2 yorum:

  1. kemal eren olgaç ve hayrullah canbazoğlu
    irem özdoğan. iremozdogan@gmail.com:)

    YanıtlaSil
  2. Bas: Kemal Eren Olgaç
    davul : Namı diğer Hayro Hayrullah Canbazoğlu
    Nurhan Kilimci
    nurhankilimci@gmail.com

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...